25 Ağustos 2015 Salı

Sorarsanız Söylerim, Sıkıntı Var



Başlayamadım.
Sayfayı açıp dakikalarca tuşlara basamadım.
İnsanın söyleyecek bi'dünya cümlesi varken, konuşamamasıyla aynı durum bu da.
Ben de yazamadım, yazmak istediğim o kadar çok şey varken.
Şu anda da sözlüye kaldırılıp bilmediği soruyla karşılan bir çocuk gibi zaman kazanmaya çalışıyorum sanırım, mesela kurduğum 3-5 cümle aslında kurmak istediklerim değil.
Kafamın içinde birbiri ardına dizilmiş ve tek tek yazılmayı veya konuşulmayı bekleyen cümleler sıkıntıdan patladı.
Kendi kendine söylenmeye başlayan bankamatik sırasındaki teyzeler gibi.


Bağıra bağıra içime yazdığım kimse var mı bilmiyorum ama bağıra bağıra içime yazdığım cümlelerim var benim, ondan eminim.

Nereden başlayacağımı buldum sanırım.
Son günlerimin en büyük sıkıntısı;
Ne gitmeye hazırlamak kendini ne de gitmemeye hazırlamak..
Gitmek için hayalini kurduğum şehre bir uçak bileti mesafem kalmışken, gidişime dair hiçbir şey hissedememek.

Annemin hazırlamaya çalıştığı valizden kaçmak,
gidişim için duyduğum cümleleri yüzümdeki maskeli tebessümle dinlemek.


Ayrılıkların, vedaların ve geride hep birilerini bıraktığımız gerçeğinin olduğu bir dünyaya gelmek kimin fikriydi?

Kesinlikle benim değil.

Gittiğimde dağılacağını, yıkılacağını, birbirinden kopacağını, birbirine yabancılaşacağını bildiğim iki insan var, hayatımın merkezinde iki insan..

Belki de bu yüzden gidişime dair hiçbir şey hissedemeyişim.

Kalmak istiyor muyum?
Sonu soru işaretli bir ''hayır''

Gitmeyi, kalmayı geçtim de
asıl sorun, ben kendimi hissedemiyorum.



''Kapalı kapıdan kafamı çıkarıp kafayı üşüttüm
...
Hey yabancı, ben zaten yıllardır içime dönüktüm.
...
Kirpiklerim titremekte korkularımdan,
düşersem yanarım.''

Belki de tam olarak bu.
''Kirpiklerim titremekte korkularımdan'' belki de.


korkmak;
böcekten korkmak
yükseğe çıkmaktan korkmak
asansörden korkmak
ölmekten korkmak
kaybetmekten korkmak
değersizleşmekten korkmak
gitmekten korkmak
başlamaktan korkmak
hata yapmaktan korkmak

...


Bilmiyorum ki bu yazı nereye gidiyor
ya da ben bu yazıya neden başladım
sor bana bi neden başladım

sor sor
çekinme.

Bilmiyorum neden başladım, ne yazacağım onu da bilmiyorum.
Bildiğim tek şey, cümlelerin hiçbirini belirli bir insana kurmadığım.

Hatta anlatmak istediğim tek şey.


En kısa sürede,
beni dinlemek isteyecek birileri bulursanız, bana da haber verin.
Bi de karşısında hıçkıra hıçkıra ağlayabileceğim biri.
Umarım o denli sabır yüklemesi yapmış birileri hala hayattadır.


Barışla her telefon kapatışımızda birbirimize söylediğimiz gibi:
Hepiniz ''Allaaa emanet''



Sena Yaşar
25 Ağustos 2015


































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder